• resmi ilanlar
Fevzi Saçlı

KANUN VE KANUNA UYGUN BİR ÇÖZÜM

08.03.2014 00:00:00

 

            Sırf siyasi düşüncelerle, binası olmadan okul açmak sadece dünyada bize mahsus bir özelliktir sanırım. İşte Yozgat’ta iki yıllık öğretmenliğim sırasında, okulumuzun kendisine ait binası olmaması dolayısıyla başka başka okulların çatısı altında tedrisatımıza tam üç okulda devam ettik. Adeta konargöçerler gibiydik.

            Öğrencilerimiz oldukça fakir ailelerin çocuklarından oluşuyordu. Genelde ilçelerden gelen bu öğrencilerin ilk karşılaştıkları sorun kalacak yer idi. Bazıları özel bir yurtta kalırken, bazıları kiraladıkları evde kalıyor, kira ödeyecek durumu olmayan birkaç tanesi de karkası tamamlanmış ama kapısı penceresi olmayan sıvası yapılmamış bir binanın kapı ve penceresini çul çuvalla kapatarak koca bir dönemi lamba ışığında ders çalışarak başarılı olmaya çalışan öğrencilerimizde vardı. (Bunun şahidi o dönemde edebiyat öğretmeni olan Sayın Ünal İmir beydir.)

            Erzurum’dan geliyorum. Gelirken Sivas’a uğradım. Şimdi de Yozgat’ta oturuyorum diyen acımasız kışın kahrını bu öğrencilerimizin çekmesinin yegâne sebebi, Arap ordularıyla İspanyaya geçen, Arap askerlerin düşman karşısında kaçmaya yeltenmemeleri için İspanyaya geçtikleri gemileri yaktıran Tarık bin Zıyadın, askerlerinden, ilçe ve kasabalardan gelen öğrencilerimizin hiç farkı yoktu.. Çünkü geriye dönmeye kalkışırsa, geride tutunacak hiçbir dalları yoktu ki.

Canhıraş ışığa yönelen böcekler gibi okumak için koşup gelmiştiler. Ama mezun oldukları ilçe okullarında öğretmen olmaması dolayısıyla dağarcıkları bomboştu. Tabii boş çuvala dik durmak oldukça zordu. 

Bir örnek vermek gerekirse ticaret matematiği dersinde lise bire gelmiş bir öğrencimin yüzü ona bölemediğine şahit olmuştum.

            İlk  gittiğimde ben yirmi sekiz yaşında bekâr birisi olduğum halde talebelerimden benim tespit edebildiğim tam otuz bir tanesi evli idi. Hatta bir Pazar günü Yozgat’ın çamlık isimli milli parkına çıktığımızda birlikte fotoğraf çektirmek istediğimizde fotoğrafımızı çektirmek için birini ararken bir hanım ve önlüğünden ilkokul öğrencisi olduğunu tahmin ettiğim bir öğrenciyle birlikte çamlıkta gezen bir öğrencimi gördüm.  Ona fotoğraflarımızı çektirdikten sonra birlikte gezdiği hanımın, eşi, ilkokul önlüğüyle kendileriyle bulunan öğrencinin de kendi çocuğu olduğunu öğrendim.  Diğer evli öğrencilerimden birçoğunu da bildiğim için hiç de garipsemedim. Zira resmiyette tamamı bekâr görünüyorlardı.

            Yıllar önce böyleydi de, sanki bu gün bu durum değişti mi? Görsel ve yazılı basında her gün böyle bir olayın olduğunu görenler ne düşünüyorlar. Merak ediyorum doğrusu.

            Resmi nikahsız kimse kalmasın bana göre. Belki bu tedbir bazı olumsuzluklarında önüne geçecektir.

            Şu anda ismini hatırlayamadığım ayağında hafif bir aksaklığı olan öğrencimi ikmale bırakmışım. Benim Bacanlılar isimli otelin sahipleriyle samimiyetimi bilen öğrenci babasına, bana torpil yaptırmak için Bacanlılar oteli sahiplerine gidip torpil yaptırmasını söylemiş.

            Bunun üzerine öğrencimin babasıyla abisi yola koyulup Bacanlılar oteline gelirler. Otelin lobisinde sadece Rahmetli otel sahibi Hayrettin Bacanlı oturmaktadır. Daha önceden birbirlerini tanıdıkları için bir süre devam eden hoş beş faslından sonra adamcağız dilinin altındaki baklayı çıkarır. Oğlunun sınıfını geçmesi için Hayrettin Bacanlıdan tavassut etmesini ister. Tam o sırada ben içeri girdim. Hayrettin abi hemen yanına oturmamı işaret etti. Ben de davete icabet edip yanına oturdum. Hayrettin abi rahmetli, gözle kaş arasında benim susmamı söyledi. Ben de tamam işareti yaptım.

            Ben girince hâsıl olan sessizliği, Hayrettin abinin açış konuşması bozdu.

            Hayrettin abi; “ Babam kısacası siz şimdi benden ne istiyorsunuz?” deyince öğrencimin babası; “ Hayrettin bey bu öğretmen sizin bu otelde kalıyormuş. Duyduğuma göre de sizinle çok samimi imiş. Sizin bir dediğinizi iki etmez diyorlar. Onun için senin yanına geldik. Bize bir iyilik yap. Bu işimizi hallet.” Dedi. Hayrettin abi, “  Vallahi elimden gelse sizin için can feda, ama hocaya böyle bir teklifte bulunmam mümkün değil. Zira hoca kesinkes torpil yapmaz. Ben onu yakından tanıyorum. Söyleyip de sözümün havada kalmasını istemezsiniz herhalde.” Dedi. Konuşmalar böyle devam ederken, Hayrettin abi; “ Hoca haksızlık mı etmiş? İnanın haksızlık ettiğini gözümle görsem bile inanmam.” Deyince öğrencimin abisi ; “ Ne haksızlığı abi alakası yok. Esasen o haksızlığı babamla biz yaptık. Biz öyle bir b…k yedik ki hiç sorma. Çocuğu köyde evlendirdik. Burada da okula verdik. Avrat köyde kendi burada. Ben de olsam ders çalışmam. Çalışmaya kalkışsam bile kafam hep köyde olur.” Dedi.  Biraz daha konuştuktan sonra öğrencimin babası; “ Neyse Hayrettin bey sizin de zamanınızı aldık. Âmâ bu görüşmemizden hocanın haberi olmasın bizim oğlanın dediğine göre değil torpil, teşebbüs edenden de gıcık alırmış. Bari önümüzdeki yıl bizim oğlanla ters düşmesin hoca.” Diyerek vedalaşıp otelden ayrıldılar. Torpil yapmam için söylenen öğrenci eylül sınavlarında en yüksek notu alarak sınıfını geçti. Torpil olmayınca sınıfta kalırım endişesiyle çok çalışmış anlaşılan.

            Onlar uzaklaştıktan sonra Hayrettin abiye “ Ya Hayrettin abi ya adamlar bana küfretseydi. O zaman ne yapardın Allah aşkına?” deyince Hayrettin abi; “ Bak gördün işte. Küfretmediler.” Deyince epey gülüşmüştük. Sonradan gelenlerde epey gülmüşlerdi bu olaya.

                                               HOŞÇA KALIN

 

                                                                       FEVZİ SAÇLI

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: