• resmi ilanlar

Mesaj Defteri

Mesaj yaz
  • Sinem Kaygılı11.09.2009 12:00:00

    Kızılay Parkı’na otel ve alışveriş merkezi yapılması gibi bir düşünce son derece yanlıştır. Böyle bir yanlış uygulamaya konulur ise telafisi çok güç sonuçlar doğuracaktır. Efendiler; hiç mi yeriniz kalmadı da kentin merkezine böyle büyük bir bina yapmak istiyorsunuz? Buradaki park ve ulaşım sorununun boyutlarını düşündünüz mü? İl genel meclisi üyeleri siz "şehir plancısı" mısınız? Lütfen işi uzmanlarına bırakın. Halkın ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini gözardı etmeyin. Güzel Bolu’muza lütfen zarar vermeyin.
  • Suçlu malum şahsiyet: Fatih Su11.09.2009 12:00:00

    Tufan değil cinayet dedik.. Hemen telefon çaldı: Cinayet hafif kalıyor; toplu katliam.. Yağmur bağıra bağıra geldi, sel gümbür gümbür aktı, belediye şaşkın şaşkın baktı.. İşin özeti bu.. Kılıf hazır; yüzyılın felaketi.. Tufan, ne yapılabilir ki.. Tedbir alsaydınız! İkitelli?deki fabrikalar uyarılsaydı.. Dere yatağına kurulan garajdaki 300 TIR başka yere gönderilseydi.. Yağmur şiddetlenince Basın Ekspres Yolu trafiğe kapatılsaydı.. Ne olurdu? BİR: Sel bu kadar çok can almazdı.. İKİ: Belediye Başkanı ve Vali ?yönetici? olurdu.. ÜÇ: İstanbul, çağdaş kent fotoğrafı verirdi.. * Şimdi ne oldu? Onu da siz söyleyin!.. * Vali ve Belediye Başkanı insanları selden nasıl kurtardıklarını, kaç adet iş makinesi gönderdiklerini, kaç helikopter havalandırdıklarını ballandıra ballandıra anlattı.. Başbakan da ?tebrik ederim? dedi.. Neyi tebrik ettiğini ben anlamadım!.. (Mehmet Tezkan’ın Vatan Gazetesindeki Yazısı)
  • Hıncal Uluç’dan alıntı11.09.2009 12:00:00

    Hıncal ULUÇ’tan çalıştığı gazetenin bağımlılığına karşın, son derece yürekli bir yazı. Helal olsun HINCAL. Demek ki; Nihayet güneş ufuktan göründü. Gün Atatürkçülerin günüdür!.. Atatürkçüler!.. Atatürk Cumhuriyetinin sahipleri.. Laik, çağdaş, batılı, demokrat Türkiye Cumhuriyeti’ ne inanan insanlar.. Eğer bugün susarsanız, bugün sinerseniz, bugün koparılan gürültüler, toz duman edilen ortamda Atatürk ve Cumhuriyeti’ nden şüphe ederseniz hele, biteriz. Atatürk biter. Atatürk Cumhuriyeti biter.. Yıllar önce İkinci Cumhuriyet sulandırmasıyla ortaya çıkıp, aslında Ortadoğu ve Orta Asya’ya göz dikmiş Amerika’nın ihtiyaç duyduğu tampon, uydu "Ilımlı İslam" devletine döneriz. O zaman yeni bir Atatürk de bekleyemeyiz. Çünkü Atatürkler tarihte kolay yetişmiyor.. En azılı düşmanı Lloyd George’un dediği gibi, yüzyılda bir geliyorlar dünyaya.. Geçen yüzyıl bize nasip olmuştu. İki yüz yıl üst üste şansın bize dönmesini ummayın.. Bakın, Ortadoğu ve Orta Asya siyasetini tamamen bir Ilımlı İslam Türkiye’ye bağlamış Amerika’nın niyetleri nasıl açık!.. Ne diyor gayri resmi sözcüleri Newsweek dergileri.. Türkiye’de iki derin devlet var. Biri temiz.. Onlar Atatürk Cumhuriyetçisi laikler.. Kimler?.. Ordu.. Yargı.. Üniversiteler. Yani tüm dinamik güçler ve tüm Atatürk bekçileri.. Bunlara dil uzatamıyor. Ne diyor.. Bir de Kirli derin devlet var.. Temiz derin devlet varlığını devam ettirebilmek için kirliye muhtaç. Yani eninde sonunda o da bulaşık.. O da kirli... ..Ve baklayı ağzından çıkarıyor.. "Ey Türk milleti.. Bu derin devletten kurtulmak için tek yol var önünde.. Mart ayındaki seçimlerde oyunu AKP’ye ver. Yüzde 47’den daha fazla ver ki, onlar iyice coşsun, ötekiler iyice pıssınlar.." Yani, Deniz Baykal’ın göstermelik, Devlet Bahçeli’nin "Yavru" muhalefetine bile tahammül edemiyorlar, görünüşte. Aslında Amerika’nın sorunu muhalefet değil. Bir Kemal Derviş müdahalesiyle işi nasıl başarıp, darmadağın ettikleri tüm öteki partiler yanında iktidarı AKP’ye nasıl altın tepside sunduklarını bilmeyen var mı?. Amerika’nın sıkıntısı Atatürk’ün ve ilkelerinin yılmaz bekçisi Ordu.. O orda, öyle dimdik durdukça, cumhuriyetin laik ilkelerinden ödün vermek, Ilımlı İslam devleti kurmak mümkün olmayacak.. O zaman hedef ne?.. Ordu!.. Türkiye’nin derin devleti var da Amerika’nın yok mu?.. Onlar salmazlar mı kendi derin devletlerini Türk Ordusunun üzerine.. O ordu yıpratılır, o ordunun Türk halkı nezdindeki başından beri açık ara süren "1 numaralı güvenilen kurum" niteliğine gölge, şüphe düşürülürse iş kolaylaşmaz mı?.. Oynanan oyun bu.. Bu ülkede her iktidar, polisi ele geçirebilir.. Ama Menderes dahil, Ordu’yu ele geçirebilen çıkmadı. Çıkmaz. O Harpokulu orda durdukça çıkmaz. Bugün polis ne durumda biliyor musunuz?. Tarikatlar ne kadar sızmışlar haberiniz var mı?. Bugün Ordu’yu yıpratan her olayın içinde ve başında polisin olması tesadüf mü?. Polis, yargının, yani savcıların, mahkemelerin isteğiyle mi hareket ediyor, yoksa iktidarın emir kulu mu?. Polisin o gün nereleri basacağını polisten evvel devlet televizyonunun bilmesini neye bağlıyorsunuz mesela.. Çok kritik bir Ordu mensubunun evi basılır, güya çok önemli belgeler ele geçirilirken, savcılara haber verilmeyişi, polisin eve gelip yalnız başına 3 saat çalışması ve bilgisayarı yedekleme yapmadan alıp gitmesi tesadüf mü?. İçinden çeşitli silahlar çıkan kazı yapılırken, polisin tüm özel yayın kurumlarına engel olup, sadece TRT kameramanı eşliğinde çalışması hep masum tesadüf, ya da talihsizlikler mi?. Ordu’dan şüpheyi pompalayan satılık kalemler, hem de bu kadar temel yanlışı yapan polisi niye eleştirmiyorlar sizce?. Geçen gün, bulunan silahlarla ilgili, 1965 yılında askeri okulda bize verdikleri dersi özetledim. İşgal altındaki ülkede, işgalcilerle gerilla savaşı yapmak için, barışta gömülen, saklanan silahları anlattım. Bir emekli General dedi ki.. "Yazdıkların doğru.. Bak sana söylüyorum. Bugün bulunan tüm silah ve cephanenin devlete kayıtlı olduğunu asker de, polis de biliyor. Asker görev bilinci içinde sırlarını açıklamaz. Susuyor. Polis bunu biliyor ve kullanıyor.. Asker hızla yıpranıyor.." Ergenekon adı altında kopan tüm gürültünün baş hedefi, Atatürkçüler ve de özellikle Atatürk’ün ordusu.. İşte onun için diyorum.. Gün susma, sinme, geri adım atma, "Hele bir bekleyelim" deme günü değil.. Onlar organize.. "Fet" diyorum, yüzlerce küfür, tehdit maili yağıyor. Bir yerden işaret almış gibi.. Bütün gazete yöneticileri, bütün köşe yazarları bu baskının altında.. Atatürk’e söven yazılar son günlerde nasıl azdı, nasıl yoğunlaştı?.. Çünkü onlara da alkış yağıyor her sövmelerinde, ayni merkezlerden.. Coşuyorlar. Atatürk Cumhuriyetçileri. . Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençler.. Korkmayın.. Sinmeyin.. Susmayın.. Bilgisayarlar kilitlensin haykırmanızla.. Atatürk’ün kurumları, onlara sahiplendiğinizi görsün, hissetsin, yaşasınlar.. Bu ülke bizim.. Bu Cumhuriyet bizim.. Atatürk bizim.. Biz yaşadıkça.. Korkmadıkça, sinmedikçe, palavraya pabuç bırakmadıkça.. Hıncal ULUÇ
  • Timuçin Erdem11.09.2009 12:00:00

    CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Doğan Yayın Holding?e kesilen vergi cezasının bir grup vergi denetmeninin kendi iradesiyle uyguladığı bir karar olmadığını belirterek, ?Bu, çok temel bir olaydır, bir rejim sorunudur, bir demokrasi sorunudur, bir hukuk devleti sorunudur? dedi. Sözleri çok doğru. AKP kendisine biat etmeyenleri, korkutmaya, sindirmeye ve yıldırmaya çalışıyor. Medya kuruluşlarının bu olaya ciddi tepki koymalarını bekliyoruz.
  • Lamiz Dinç11.09.2009 12:00:00

    Kamu kuruluşlarının verdikleri iftar davetlerinin parası bu kuruluşların idarecilerinin cebinden mi yoksa bizim cebimizden, yani devletten mi çıkıyor? Bu konunun araştırılıp, kamuoyu ile paylaşılmasında yarar var. Kimse devletin kaynağını keyfince har vurup harman savurmasın.
  • Köroğlu11.09.2009 12:00:00

    Bolu ya Bolu lu bir gençlik ve spor il müdürü atanmalı.Bunları yazarken şövenist bir yaklaşım içinde olmadığımı belirtmek isterim. Neden?: Gençlik ve Spor il mdürlüğü spora yön veren sporcuya her türlü desteği sağlayan bir kurumdur.Dikkat edin Mevcut Müdürümüz duygusal anlamda Bolu nun ne kadar yanında?Kocaeli gazetelerinde boy boy yayınlanan makaleleri Kocaelinin problemleriyle ilgilenmekten o bölgenin dertleriyle hemhal olmaktan Bolu muz için ne kadar proje üretebilir yada üretti?Göreve geldiğinden bu yana kaç tesis kazanımı oldu.Bolumuzu Ulusal anlamda temsil eden Bolusporumuzun ne kadar yanında.Kaç yeni kulüp kuruldu?Aktif sporcu sayısı ne kadar arttı?vs daha sayılabilecek ve kendine bu işi dert edinecek bir müdüre sahip olsak neler değişirdi?Yazımın başında ifade ettim bir insanın kendi memleketine hizmet etmesi çok doğal çalışma hayatında motivasyonunu bir kat daha arttırır.Ancak Bolu da bir makam işgal ediyorsan derdin Bolu olmalı başka hesaplar peşinde mesai harcayarak Bu kente zarar vermemelisin.
  • VATANDAŞ11.09.2009 12:00:00

    Londra’daki caminin yeni imamı şehre gitmek için hep aynı otobüse biniyor ve çoğu zaman aynı şoföre rastlıyormuş. Bir gün, bilet alırken şoför yanlışlıkla 20 "kuruş" fazla vermiş. İmam yanlışlığı oturunca, parasını sayınca fark etmiş. Kendi kendine düşünmüş "20 kuruşu geri versem mi şoföre?"... Ama içinden bir ses diyormuş ki "çok küçük bir para ve şoförün zaten umurunda da değil. Otobüs şirketine 20 kuruş ne fark eder?. Bu parayı Allahtan gelen bir hediye gibi... düşünebilirim" İneceği durağa gelince, imam kalkmış ve fikrini değiştirmiş, inmeden önce şoförün yanına gitmiş, 20 kuruşu geri vermiş ve demiş ki : "paranın üstünü fazla verdiniz." Şoför gülümsemiş ve demiş ki : "Siz camiinin yeni imamısınız değil mi? Aslında uzun zamandır sizi ziyaret etmek istiyordum caminizde, İslam’ı öğrenmek için ve bilerek size fazla para verdim nasıl tepki vereceğinizi görmek istedim." İmam inerken nerdeyse bacaklarını hissetmiyormuş , yere yığılacakmışcasına bir direğe tutunmuş ve kendine gelmeye çalışmış, gözlerinden yaşlar dökülerek gökyüzüne bakmış ve demiş ki: "Allah’ım az daha İslam’ı 20 kuruşa satıyordum!" Bu "fıkrayı" dini siyasete, siyaseti ticarete dönüştürenlere ibret olsun diye yayınlamalı.. Siz hiç sarrafın bağırdığını duydunuzmu? Kıymetli malı olanlar bağırmaz. Domatesçi, zerzevatçı bağırır ama kuyumcu bağırmaz. Eskici bağırır ama antikacı bağırmaz. Düşünen bağırmaz. İnsan bağırırken düşünemez. Düşünemeyenler ise hep kavga içindedir.
  • Lütfü Demir10.09.2009 12:00:00

    Kızılay Parkına otel ve alışveriş merkezi yapılması ile ilgili olarak konuşan CHP il Başkanı Sayın Tanju Özcan, bu yönde İl Genel Meclisinde bir karar alınırsa "Bolu’nun geleceğini düşünerek yargıya götürmeye hazır olduğumuzu burada paylaşmak istiyorum." demiş. Kendisine bu duyarlılığı için teşekkür ediyorum. Yanlış bir karar alarak hala bu proje üzerinde çalışanları ise Bolu halkının değerlendirmelerine bırakıyorum.
  • Şinasi Sarı10.09.2009 12:00:00

    Kamu kurumları yöneticilerinin verdikleri iftar davetlerinin yemek paralarını acaba bu kurumların yöneticileri kendi ceplerinden mi ödüyorlar, yoksa Devletin kaynaklarından mı ödüyorlar. Merak ettim de...
  • Kamil E.10.09.2009 12:00:00

    Doğan Yayın Holding?e verilen rekor vergi cezası verildi. Tabiki mahkemeye gidip haklarınmı arayacaklar. Bir basın grubunun tamamının varlığını tehdit eden bu büyüklükteki bir yaptırım uygulandığında basın özgürlüğüde tehlike altına sokulmuştur. Demokrat olduklarını, değiştiklerini söyleyenlerin gerçek yüzlerini görmek için bu olay bile iyi bir fırsattır. İktidar "Ya biat edeceksin, ya da yok olacaksın" demek istiyor... İnadına bu yayın grubunun her gün 3 gazetesini alacağım...
  • Memduh Öz10.09.2009 12:00:00

    İstanbul’daki sel felaketi için Belediye Başkanı suçluyu bulmuş; İnsanoğlu. Doğru, insanoğlu... Size oy verip, sizi haketmediğinşiz makamlara getiren insanoğlu. Şu gerçeği unutmayalım; bu olay bir belediyecilik, kentleşme ve imar rezaletidir. Yıllardır İstanbul’da AKP’li belediyelerin yönetimi söz konusudur. (Tayyip Erdoğan’da dahil) İşte sonuç ortada. Bir yanda yağma yapılıyor, öte yanda vali yağma olmadığını iddia ediyor. Yazık oluyor güzelim memleketime... Valinin de, Belediye başkanının da istifa etmeleri gerekir.
  • İstanbul’daki sel felake10.09.2009 12:00:00

    İkitelli bölgesi sel baskınlarına yabancı değil. 1995 yılında da büyük bir tehlike atlatan İkitelli’de yine aynı derenin taşması nedeniyle birçok işyeri ve araç sular altında kalmıştı. 1995 yılında yaşanan selin faturası ise 25-30 milyon dolar civarındaydı. O dönem Basın ekspres yolunda bulunan Sabah Gazetesi tesislerinin depoları suyla dolmuştu. Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. Erdoğan, Ayamama Deresi’nin ıslahı başta olmak üzere kalıcı tedbirler alınacağını açıklamıştı. Ayamama Deresi, o tarihten sonra birkaç kez daha taşarak mağduriyete neden oldu. O günden bu yana hiçbir tedbir alınmayınca değişen sadece falaketin boyutu oldu. Hem can kaybı arttı, hem de hasar gören fabrika ve su altında kalan araç sayısı. İşte AKP’li belediyelerin çalışma anlayışlarını gösteren çok somut ve acı bir örnek...
  • zerrin kısrak10.09.2009 12:00:00

    Sayın abdullah uzun beyin yazısını okudum.Sözlerine katılmamak mümkün değil."Caddeler tarla değil bindiğimiz de eşek değil!"çok doğru bir tespit.Ancak Beygaz firması sokakları kazıyor ancak plnasız değil.Tüm bunların bilgisi daha işe başlanılmadan belediyeye bildiriliyor.Daha sonra kazılan bu sokakların onarımı Beygaz ile belediye arasındaki protokole göre belediye tarafından onarılması gerekiyor.Biliyorsunuz ki belediye ile firma arasındaki protokole göre bu işe belediye de ortak. Yani firma üzerine düşen görevi yapıyor da belediye bir türlü yapamıyor. Profesyonel ile amatör arasındaki farkta işte tam olarak bu! isyan edilen konuların tamamı firmanın değil belediyenin kabahati.
  • mustafa10.09.2009 12:00:00

    hüseyin aykan ın gençlik ve spor il müdürü ile ilgili yazıları gerçekten beni bir bolu lu olarak düşündürdü b iz bolu dan bir daire müdürü bile çıkaramazken bu yapılanlar hepimizi üzüyor.gençlik ve spor il müdürlüğün yapacak bolu da hiç mi bürokrat yok kocaelinden müdür getiriyoruz.
  • Spor adamı10.09.2009 12:00:00

    Gençlik ve Spor il müdürü sayın Selimoğlu Kocaelispor un deplasman masraflarını karşılamış.Öteden beri Bolu ve Bolu halkı ile ilgili olumsuz düşünceleri olan müdür Bu makamı sıçrama tahtası olarak görüyorsa vay Memleketimin haline kimden ne hizmet bekliyoruz.Siyasilere sesleniyorum Bolu Gençliğine hizmet edecek müdür,Bolulu bu işin içinden gelmiş biriyle olur.Takip ediyorum Kocaeli belediyesi spor aş kurmuş.Sayın SELİMOĞLU orda daha verimli olur.
  • HEPAR09.09.2009 12:00:00

    sayın hocam’a...yazınız yine mükemmel ellerinize sağlık daha önce yazmıştım buradan ..yine yazıyorum milletin başını kapatıp koca bi devletin onurunu ayaklar altına alıp k..nı açtı bunlar ...bize kadar açılan yok gorbacov da açılmıştı bir zamanlar sonradan iş bilen devlet adamları gelip toparlayıncaya kadar analarından emdikleri burunlarından geldi ...
  • Türkiyeli09.09.2009 12:00:00

    İçinde yaşadığı coğrafyada ETNİK KİMLİĞİNİ ön plana TİCARİ RANT uğruna afişe eden bir zihniyetin ya cahil yada kötü niyetli olduğu kanaatindeyi. İmdat ASLAN beye teşekkür ediyoru, yanlız bu tarz insanların muhatap alınması kendilerinin kötü emellerine hizmet olur diye düşünüyorum. Bence ona cevap vermekle zatı muhtarami mutlu etmiş bulunuyorsunuz.
  • Bilge Kaan Kürşad09.09.2009 12:00:00

    Türkün ayranını birileri taşırmaya uğraşıyor eğer bir taşarsa önüne geleni gereken yere süpürür atar tarih bunun emsalleriyle doludur.
  • HÜLYA09.09.2009 12:00:00

    Açılım derken ne hallerdeyiz yine, 7 evlat daha gitti. Birşeyleri anlamak için insanın kendi evladını mı vermesi lazım bu davaya. Hala hayinler mecliste, hala açılım diyoruz.Hala o hayini İmralı’da besliyoz.Bunların topu vatan haini bence bu ülkeye idam yine gelmeli.Bunlar istifa etmeli.Ancak o zaman temizlenir bu kanlar.
  • Mustafa Tek09.09.2009 12:00:00

    Makinist’in "Kusura Bakmayın" yazısı çok anlamlı olmuş. Belirttiğiniz gibi ger gün bir kaç iftar veriliyor. Valilik makamı da dahil olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının verdiği iftar yemeklerinin parası acaba iftar yemeği veren kurumun yöneticisinin cebinden mi çıkıyor, yoksa kurumlar, yani devlet mi ödüyor. İftar verenler bunu açıklasalar da biz de öğrensek. Eğer devletin kaynaklarından harcanıyorsa, kamunun parası ile yemek vermeye ne hakkınız var. Makinist’in de belirttiği gibi hep aynı simalar katılıyorsa bu soru daha bir anlam ifade ediyor.
Mesaj yazın !
Sağdaki kodu buraya yazın!  Gerekli

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: