• resmi ilanlar

Mesaj Defteri

Mesaj yaz
  • Kemal İlboy23.02.2010 14:00:00

    Makinist yine ne güzel hicvetmiş. Birini al ötekine vur. memleketin en büyül iki partisinin il yöneticileri böyle sorumsuzluk yaparlarsa diğerlerini düşünmeye bile hacet yok. Allah bildiği gibi yapsın.
  • Gül Kalender23.02.2010 14:00:00

    Sayın İmdat Aslan; Kürkçüler Köyü ile ilgili yazınızı okudum. duyarlı bir kişi olduğunuz için sizi kutluyorum. Ayrıca haklı direnişlerinden dolayı Kürkçüler köyü halkını kutluyorum. Belediyenin çıkarları doğrultusunda hareket etmeyerek, direniş göstermeleri takdir edişlecek bir davranıştır.
  • Ülgen Güleri23.02.2010 14:00:00

    BOLHAYKO BAŞKANI GÜLAY ALBAYRAK?IN 18.09.2009 TARİHLİ BASIN AÇIKLAMASINA KARŞILIK CEVABIMDIR Neden 18.09.2009 tarihli bir habere Şubat 2010?da cevap verdiğimi düşünenlere kısa bir açıklama: Asılsız iddialar öne sürüp kurum amirlerim tarafından hakkımda bir soruşturma başlatıldığı için soruşturmanın sonuçlanmasını beklediğimden dolayı bu açıklama gecikmiştir. Bu asılsız iddiaları öne süren de yine Bolu Belediyesi yetkilileri ve Bolu Hayvanları koruma derneği başkanı Gülay Albayrak?tır. Şimdi Gülay Hanımın beyanatını esas alarak her paragraf için açıklamamı yapıyorum: GAZETE HABERİ 1. PARAGRAF: ?Albayrak yaptığı açıklamada, derneklerine henüz üye olma vasfını kazanamamış Ülgen Güleri’nin asılsız dedikodular çıkardığını belirterek ?Henüz derneğimizde üyelik vasfı kazanmamış Ülgen Güleri, kendi kendine sorumsuzca hareket etmektedir? Haziran Ayı içinde üyelik formunu doldurup 20 TL olan üyelik aidatımı verip, üyelik işlemlerim BOLHAYKO ofisinde başlatıldığı halde, BOLHAYKO ÜYESİ olarak Gülay Hanımla birlikte valiliğe ikimizin de altında imzası olan bir dilekçe verildiği halde, benim imzamın bulunduğu bölümde BOLHAYKO ÜYESİ yazdığı halde nasıl üyelik vasfı kazanmamış oluyorum? Bunu Gülay hanım açıklasın. Bu dilekçenin resmi kurumlarca aslı gibidir diye onaylanıp Milli Eğitim Müdürlüğüne verildiği de kamuoyu tarafından bilinmelidir. GAZETE HABERİ 2. PARAGRAF: "BOLHAYKO Başkanı Gülay Albayrak, köpek barınağı ile ilgili yaptığı açıklamada, ?Bolu Belediyesi Köpek Barınağı’nda bulaşıcı ve öldürücü hastalık olduğuna dair, kamuoyunu rahatsız edici, barınakta çalışanları huzursuz eden bir iddia ortalığı karıştırmıştır. Derneğimizin yakından ve uzaktan hiçbir ilgisi olmayan HAYTAP temsilcisi olarak ortaya çıkan, devamlı surette barınağa gidip gelen, işin ehli olmadığı halde hayvan sevgisi sevdasıyla internet üzerinden yardım isteyen Bayan Ülgen Güleri’nin, barınaktan aldığı bir iki yaşındaki teriyer kırması köpeğin (Poory)’nin Gençlik hastası olduğu gerekçesiyle, barınaktaki tüm köpeklerin lekopeni olduğunu iddia etmiş, internet vasıtasıyla duyuru yapmış, kendi kendine gazetelere beyanat vermiştir? dedi." 1-?Derneğimizin yakından ve uzaktan hiçbir ilgisi olmayan?? cümlesini benim için kurmuş olduğuna göre ve yukarıda açıklamış olduğum noktalar da dikkate alınarak nasıl ve ne şekilde yakından ve uzaktan ilgimiz olmadığını bana ve kamuoyuna bu açıklamayı yapan Gülay Başkan açıklamak zorundadır. 2- ?işin ehli olmadığı halde hayvan sevgisi sevdasıyla internet üzerinden yardım isteyen?? demek, GERÇEK bir hayvanseverin söyleyeceği cümleler değildir. Ayrıca devamlı surette barınağa gidip gelen derken bu işi sanki benim işlediğim bir kabahat gibi göstermektedir. Barınak için yardım istediğim doğrudur. Hepsinin teslimat belgeleri elimdedir. Ayrıca sadece ve sadece barınağa teslimat yapılmıştır. Bu yaptığımı yanlış bir iş gibi göstermek isteyen, aslında hayvan refahından başka her türlü çıkarı düşünen bir insan BOLU HAYVANLARI KORUMA DERNEĞİNİN başkanı konumundadır. Ayrıca barınaktan sahiplenmiş olduğum köpeğin sahiplendirme belgesi ve İstanbul?da muayene olduğu veteriner hekimin raporu da elimdedir. Bu hastalığın bulaşıcı olduğunu da ben uydurmadım; bunu bilim söylüyor. Bolu Barınağından sahiplenmiş olduğum köpek ciddi derecede gençlik hastalığı bulgularından ?pnömoni? belirtileri gösteriyordu ve o köpek bir yetişkindi. Tüm köpeklerle bir arada yaşayan yetişkin bir köpekte bu hastalığın görülmesi çoğu köpeğin zamanla bu virüs sebebiyle öleceğinin kanıtıdır. Gazetelere beyanat verdiğimi de söylemiş Gülay hanım. Ben ?mail yolu ile bilgilendirme? yaptım. Bu bir beyanat değildir. GAZETE HABERİ 3. PARAGRAF: "İDDİANIN ASILSIZ OLDUĞU KANITLANMIŞTIR Bolu Belediyesi’ne bağlı veterinerin yaptığı çalışmalarda, herhangi bir sorunun olmadığını ifade eden Albayrak, ?Bolu Belediyesi’nde ?canine distemper? hastalığı istila ettiğini belirten dilekçesine karşılık, Bolu Belediyesi’nin Amerika’da kedi ve köpek üzerine ihtisasını yapmış veteriner hekimi Koray Kolludemiroğlu, köpeklerden aldığı kan örnekleriyle iddianın asılsız olduğunu kanıtlamıştır. Derneğimiz kurulduğundan bu yana, dört yıldır dernek temsilcisi ve denetçisi M. Erol Açıkgöz her gün gönüllü barınağa giderek, bilfiil orada çalışmaktadır. Eğer barınakta olumsuzluk olsaydı, mutlaka derneğimizin ve ilgililerin haberi olurdu? şeklinde konuştu. " Koray Beyin hekimlik bilgisine kimse laf söyleyemez. Bolu?da işini gerçekten bilerek yaptığına inandığım bir veteriner hekimdir. Koray bey?in hatası, yeni gelen hayvanlar için, sözlü olarak tek hayvanlık karantina kafesleri konusunda Belediye yönetimine ısrar etmesini söylediğimde bu konuyu başkana iletmemiş olmasıdır. Ayrıca bir hekim daha alınması için belediye başkanımız Alaattin Yılmaz?a gerekli bilgiyi vermiş olsaydı ve gerekli tahlil ve tedavileri zamanında gerçekleştirseydi, o barınakta böylesine ciddi bir salgın tehlikesi yaşanmamış olurdu. Çünkü Belediye başkanımızın kendisine iletilen konularda ?gereği neyse yapılsın? diye hep talimat verdiğini, çalışanlarının fikirlerine çok değer verdiğini bizzat belediye veterineri Koray Bey ve birçok belediye çalışanı bana söylemiştir. Erol açıkgöz beyefendinin konuyu derneğe daha önce iletmiş olduğunu ben çok iyi biliyorum. Gülay hanımın bu şekilde beyanatlar vermesi boş ve saçmadır. GAZETE HABERİ 4. PARAGRAF: "ÖLÜMSÜZLÜK OLMAYAN BİR BARINAK, ZATEN DÜNYADA MEVCUT DEĞİLDİR Albayrak, köpek barınağı ile ilgili açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: ?Sokaklarda toplanan köpekler önce ayrı bir bölüme konulmakta, aşıları ve tedavileri yapılmaktadır. Ölümsüzlük olmayan bir barınak zaten dünyada mevcut değildir. Zaman zaman ölümler vuku bulmaktadır. Yaşam şartlarını iyileştirmek için çalışmalar hızla devam etmektedir. Haytap Karadeniz temsilcisi Sezgin Eren, geçen sene derneğimizin Haytap’a bağlanması, hatta başkanlığına oraya buraya bakanlıklara çok güzel dilekçe yazan, interneti teknik açıdan çok iyi kullanan ve bilen Ülgen Güleri’nin getirilmesi konusunda çok ısrar etmiştir. Yapılan baskının nedenini henüz anlamış değilim.? Sokaktan toplanan köpekler hiçbir zaman tek hayvanlık karantina bölümü diye bir yer olmadığı için doğrudan, hiçbir gözlem yapılmadan kalabalık halde köpeklerin bulunduğu büyük bölmelere konulmaktadır. Ölümsüzlük olmayan bir barınağın dünyada olmadığı doğrudur. Gülay hanım ? Zaman zaman ölümler olmaktadır? demiştir. O barınakta çok sıklıkla ölümler meydana gelmektedir. Bunun da tek sebebi ön gözlem için tek hayvanlık karantina kafeslerinin yapılmamış olması ve yeni gelen köpeklerin kan tahlillerini yapmak için bir tahlil cihazının barınağa alınmamış olmasıdır. Tabi bu konudan Belediye başkanımıza bahsedilip edilmediği tarafımdan bilinmemektedir. Gülay Hanım?a , BOLHAYKO başkanlığına getirilmem konusunda ismini de Sezgin EREN olarak telafuz ettiği, fakat ismi ve ünvanı HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu Batı Karadeniz Koordinatörü ve Zonguldak İl Temsilcisi Evren Türeci Sezgin Hanımefendi hiçbir surette baskı uygulayamaz, uygulamamıştır. Sadece Bolu?daki hayvan refahı için hakkımda iyi şeyler düşündüğünden dolayı öneride Gülay Hanım?a bulunmuştur. Bu konuda da hiçbir şekilde ard niyet düşünülemez. GAZETE HABERİ 5. PARAGRAF: "HATTA BAZI KONULARDA DERNEĞİMİZE ZARAR VEREBİLECEĞİNDEN DOLAYI UYARILMIŞTIR Ülgen Güleri hakkında eleştirilerde bulunan Albayrak, ?Sokak hayvanlarının en iyi şartlarda yaşamını sağlamak amacında olan derneğimizin kapısı herkese açıktır. Ancak yapılan ve yapılacak olanları engellemeden, çalışma şevkini kırmadan resmi kurumlarla birlikte hareket ve hizmet etmekteyiz. Ülgen Güleri Haytap’tan ayrıldığını söyleyerek Haziran 2009’da derneğimize gelmiş, form doldurarak üye olmak istemiştir. Henüz üyeliği yönetimce onaylanmadığından, karar ve üye kayıt defterine işlenmediğinden üyemiz sayılmamaktadır. Kendi kendine sorumsuzca hareket etmektedir. Hatta bazı konularda derneğimize zarar verebileceğinden dolayı uyarılmıştır? dedi." BOLHAYKO Derneğine zarar verebileceğimden ötürü hiçbir şekilde uyarılmadım. Zaten Gülay Hanım, tüm yaz boyunca beni uyarabilmek şansına sahip değildi; zira kendisi yazlığında keyif sürmekteyken ben burada bu işlerle uğraşıyordum. Ben bir derneğe üye isem de o derneğin başkanından izin almam olumsuzlukları sergilemek için. Kendisi bir hayvan sever olarak bana destek olacağı yerde köstek olmuştur. Sorumsuzca hareket eden ben değilim, buradaki hayvan sorunlarından çok uzakta aylarca süren bir tatil yaptığı için kendisidir. GAZETE HABERİ 6. PARAGRAF: "VETERİNER HEKİM KORAY KOLLUDEMİROĞLU İŞİNİ TAM YAPMAKTADIR Albayrak açıklamasının sonunda; ?Bolu Belediyesi veteriner hekimi Koray Kolludemiroğlu işini tam yapmaktadır. Güvenimiz sonsuzdur. O tek başına 450 köpeği kısırlaştırmış, her gün barınağa gidip gelerek aşı, tedavi vs gerekeni yapmaktadır. Derneğimizce de yapılanlar takip edilmektedir. Kendisini kutluyorum." Bolu Belediyesi Veteriner hekiminin işinin ehli bir veteriner hekim olmasına karşın yapmış olduğu hataları yukarıda yazmıştım. Ben eminim, bu hatalarını telafi edecek yeteneğe ve isteğe de Sayın Kolludemiroğlu sahiptir. Benim tek amacım, bundan sonra barınaktaki hayvanların Sayın Kolludemiroğlu tarafından daha dikkat ve özenle takip edileceğini bilmek ve bunu görmektir. O üzerine düşen pek çok görevi layıkıyla yapmıştır; yapamadıklarını da bundan sonra başkanlıktan taleplerini daha sık yönetimle paylaşmak suretiyle telafi edecektir. Tüm bu yazdıklarımdan sonra BOLHAYKO başkanı Gülay Albayrak?a soruyorum: 1-En son ne zaman barınağa gittiniz? 2- Barınak Gönüllüsü Erol Açıkgöz beyefendi size barınak sorunlarından bahsettiğinde ne kadar yardımcı olmaya çalıştınız? Ne yaptınız? 3- Bir hayvansever olarak benim bu çabalarımın ardında ne olabilir? 4- BOLHAYKO derneği başkanlığına kendinizi layık görüyor musunuz? 5- Yeni büronuzun bulunduğu yerdeki sokak kedilerinin kısırlaştırılması konusunda dernek olarak bir girişiminiz oldu mu? 6- Benim bir türlü beğenmediğiniz çalışmalarım arasında Bolu barınağına barınağa teslim edilmek suretiyle 160 kilodan fazla mama yardımı yaptırmış olduğumu biliyor musunuz?
  • köroğlu Hepar23.02.2010 14:00:00

    Ergenekon Operasyonu’nda evleri basılanların, gözaltına alınanların ve tutuklananların hemen hepsinin ortak bir özelliği vardı. Türkiye’nin Atlantik ekseninden kopmasını, NATO’dan çıkmasını, AB üyelik hedefinden vazgeçmesini ve IMF ile olan ilişkisini bitirmesini istiyorlardı. Bu isimlere göre Türkiye, Avrasya ekseninde, Çin, Rusya, İran ve Orta Asya’daki Türkî cumhuriyetlerle yeni bir ittifak kurmalıydı. Örneğin eski MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, bu isteğini yüksek sesle ifade etmişti. Örneğin Şener Eruygur ADD’nin başına geçtikten sonra bu eksen kaymasını savunmaya başlamıştı. Örneğin Erol Manisalı bütün bir entelektüel mesaisini bu hedefe yönelik olarak harcayan bir akademisyendi. Örneğin Doğu Perinçek çok uzunca bir süredir "Avrasya Seçeneği"ni savunuyordu. Operasyonun bulaştığı Yalçın Küçük ya da Merdan Yanardağ gibi isimler ise, zaten dünya görüşleri olan sosyalizm nedeniyle, NATO, ABD ve emperyalizm karşıtıydılar, dolayısıyla onlar da içerde ve dışarıda bir eksen kaymasından yanaydılar. Üstelik Cumhuriyet Mitingleri Türkiye’nin Atlantik ekseninden çıkmasını isteyen güçlerin, hızla kitleselleşebileceğini de gösteriyordu. Mitinglerdeki yüz binler, hep bir ağızdan "ne ABD ne AB, Tam Bağımsız Türkiye" sloganını atıyorlardı. İşte bu noktada dışarıdaki ve içerideki Atlantikçi güçler, hem Türkiye’nin emperyalist planlar doğrultusunda dönüştürülmesine karşı durabileceklerini hem de bir eksen kaymasına neden olabileceklerini düşündükleri hedeflere yönelik bir tasfiye operasyonuna giriştiler. Birinci cumhuriyetin yıkılıp ikincisinin kurulması için bu güçlerin engel olmaktan çıkarılması gerekiyordu. Bu söylediklerimiz ışığında "neden 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk hedef tahtasında" sorusunu sorabiliriz. Öncelikle komutanlığı Erzincan’da bulunan 3.Ordu’nun geçmişte Sovyetler Birliği’ne karşı kurulduğunu, şimdi ise Gürcistan ve Ermenistan sınırlarını koruduğunu bilmemiz gerekiyor; ABD’nin her daim yakından ilgilendiğini ve önemsediğini tahmin edebiliriz. 3.Ordu’nun şimdiki komutanı Saldıray Berk ise biyografisinden anlaşıldığı kadarıyla, 2.Ordu Komutanı Orgeneral Necdet Özel’le birlikte, NATO’da görev yapmamış iki komutandan biridir. Berk, NATO’da görev yapmadığı gibi, yine biyografisine bakıldığında görülebileceği üzere, Moskova Kara Ataşeliği ve Bakü Silahlı Kuvvetler Ataşeliği görevlerinde de bulunmuştur. Ayrıca Berk, TSK bünyesindeki Rusça bilen az sayıda isimlerden biridir. Saldıray Berk, cemaate yönelik Erzincan’daki soruşturma bağlamında hedef tahtasına yerleştirilmiş olabilir ama tek neden bu olmamalıdır; Berk NATO’cu değildir ve biyografisinden ve hakkında yazılanlardan Avrasyacı fikriyata yakın Kemalist bir paşa olduğu sonucuna varılmaktadır. Türkiye’nin Rusya’ya en yakın sınırlarını Rusya düşmanı ve NATO’cu olmayan bir paşa tarafından komuta edilen bir ordunun savunmasına ABD’nin sessiz kalması söz konusu olamaz. Bunlar göz önüne alındığında, Atlantikçi güçlerin ve onların içerideki işbirlikçilerinin Berk’i hedef seçmiş olmalarında şaşırtıcı bir yan bulunmamaktadır.
  • zeki ergezen23.02.2010 14:00:00

    sayın çok kıymetli valimi bayındırlık müdürlüğü yolsuzluklarına el attığı ve müdür adnan cumhur un yolsuzlukları nedeniyle yargılanmasına sebep olduğu ve sonucunda müdürün zorunlu olarak emekli olup kaçmak zorunda kaldırdığı için tebrik ediyorum.artık yolsuzluk şebekesinin diğer elemanları ne olur bilmem ama,adnan efendi kazandığı paraları siyasete harcayacakmış .layık olduğu partide hizmete devam eder.sayın valim rabbim senin yar ve yardımcın olsun.
  •  23.02.2010 14:00:00

    H. Hüseyin Aykan’ın ’Harekette bereket vardır’ adlı yazısını okudum bolu’da acil olarak büyük bir salona ihtiyac var. orman parkının yanına yapılan salon biran önce açılmalı
  • Suna Suna23.02.2010 14:00:00

    AkP Kahramanmaraş milletvekili Avni Doğanın söylemiş olduklarını bizleri çok da şaşırtmadı. (40 yıl boyunca onlar bizi fişledi, şimdi sıra bizde biz onları fişliyoruz.) Aynı zihniyetteki insanların gerçek düşüncelerini ağzından kaçırmıştır. Bakalım AKP bu adam için gerekenleri yapabilecek mi? Türk halkından özür dileyecek mi?
  • ferda biçel22.02.2010 14:00:00

    TRT’den ’mide bulandıran’ alt yazı 22 Şubat 2010 Pazartesi 16:44 Anadolu Ajansı’nın ardından bir skandala da TRT imza attı... TRT gözaltı olmadan gözaltı duyurdu. TRT 2’den Balyoz Darbe planı operasyonunda skandal alt yazı... Emekli General Çetin Doğan’ın gözaltına alındığını flaş haber olarak duyurdu... Hemen ardından diğer haber kanalları devreye girdi. Çetin Doğan’a ulaşan haber kanalları generalin "arama sürüyor gözaltına alınmadım" açıklamasını ekrandan yansıttılar... 25 DAKİKA SONRA GÖZALTINA ALINDI TRT’nin haberi geçmesinden yaklaşık 25 dakika sonra Çetin Doğan gözaltına alındı... İşte bu durum izleyenin aklını fena karıştırdı. Ortada bazı sorular var... TRT gözaltı olmadan gözaltıyı nasıl verdi? Dahası Çetin Doğan’ın gözaltına alınacağını 25 dakika önceden nereden biliyordu? İŞTE SAATLERLE YAŞANANLAR; SAAT: 15.24: TRT gözaltını duyurdu; SAAT: 16:10 : ÇETİN DOĞAN AÇIKLAMA YAPTI GÖZALTINDA DEĞİLİM TRT 15.24’te verdiği GÖZALTI haberini geri çekmedi... Çetin Doğan’ın gözaltında değilim açıklamasına rağmen GÖZALTINDA iddiasını devam ettirdi. VE SAAT 16:21 : ÇETİN DOĞAN GÖZALTINA ALINDI BİRİLERİ TRT VE AA’YA SERVİS Mİ YAPIYOR? Medya şimdi bu olayın perde arkasını merak ediyor... Zira sabah saatlerinde de Anadolu Ajansı Çetin Doğan’ın evinin arandığını flaş haber olarak duyurmuştu. Ama arama işlemi ise 1 saat sonra gerçekleşmişti. Şimdi de TRT gözaltı olmadan gözaltıyı mı duyuruyor? Eğer öyleyse bu durumda arama ile birlikte gözaltı kararı zaten verilmiş mi oluyor? Bu bilgileri TRT’ye kim servis ediyor...
  • Kemal Tunay22.02.2010 14:00:00

    İmdat beye tarafsızlığından ve duyarlılığından dolayı teşekkür ediyorum. Bolu adına olan güzelşeylerin hep yanında olmalıyız Bolu insanını tanımayandan hizmet erbabı olmaz.Belediye bayraklarla uğraşacağına bekleyen ikramiyeleri versin))))
  • ferda biçel22.02.2010 14:00:00

    Adın Coni ise başımıza çuval da geçirsen dostsun Eğer adın Şaron’sa binlerce Müslüman’ın evini başına yıkabilir, dilediğini öldürebilirsin. Eğer Siyonist isen, Birleşmiş Milletlere üye bir ülkeye aniden gece baskını yapabilir ve bundan dolayı hesaba çekilmek şöyle dursun kınanamazsın bile. Eğer adın Bush ise dilediğin ülkeye "Demokrasi ihraç" edeceğim diyerek saldırabilir ve milyonlarca insanı öldürebilirsin. Eğer adın Coni ise istediğin ülkenin askerlerinin başına çuval geçirebilir sonra da o başına çuval geçirdiğin askerleri şehit eden teröristleri etkisiz hale getirme çalıştaylarına katılabilirsin. Ama adın Ali ise batılı ülkelere girişin bile yasak olur. Adın Veli ise iç organlarını dahi gösteren cihazlardan geçmeden sömürgenler diyarına giremezsin. Adın Osman ise her yıl binlerce insan öldürmeden yaşayamayan o ülkelerin elçiliklerinin önünde vize işkencesi çekmeden kabire giremezsin. Adın Halit ise batıcı olman, ateist olman, komünist olman da kurtarmaz seni. Müslüman adı taşıyan her insan, ister karıncaezmez Cumhurbaşkanı olsun, ister Başbakan olsun, ister batılı ajanların finosu olsun hiç fark etmez, potansiyel terörist demektir. Öldürdüğü insan sayısı milyonu geçen Bush, Türkiye’ye geldiğinde Bush’un elini sıkacak Bakanların ellerinin bile CIA ajanları tarafından kontrol edildiğini televizyon kameralarından üzüntüyle seyrettik. Önce ülkesini kaybeden, ardından annesi yakılan, sonra kendi kucağında minicik yavrusuna kurşun sıkılan adam çaresizce bağırmaya başladığında "Ses kirliliği teröristi" olarak dünyaya tanıtılıyor. Düğün evinde yüzlerce insan havadan atılan bombayla imha ediliyor ve ardından "Orada bir tane terörist olduğu haberi almıştık" bilgisi sunuluyor basına. 18.02.2010 Perşembe günü A. Joseph Stack isimli bir Amerikalı kırk bin dolar vergi borcunu protesto etmek için Teksas’ın Austin kentinde, Federal Vergi Dairesi’ne (IRS) intihar saldırısında bulunup iki kişinin ölmesine, binanın yanmasına ve kendisinin de ölmesine sebep olduğunda adı Stack olduğu için Amerikan basını tarafından "Terörist" demek şöyle dursun kahraman ilan etmişler ve adını "Yalnız kurt" koymuşlar. Soyacak insan kalmayınca kendi halkını bile soyan bu insanlara birilerinin dur demesi gerekir. Kimin terörist, kimin iyi vatandaş olduğunu belirleme yetkisi sömürgenlerin elinde olduğu sürece kanının emilmesine direnen herkes teröristtir. Kanının emilmesine ses çıkarmayan insanın adı Ahmet veya Muhammet ise her ihtimale karşı yine de ellerinin bağlanmasından sonra kanının emilmesi gerekir. Onun içindir ki kendisine en yakın bildiği insanların ellerini kontrol ettirmeden elini vermiyor kanlı katiller. Rabbimizin şu ayetlerini gönüllere kazıdıktan sonra Dışişleri personeline ezberletmeli: "Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları (idareci) dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur (idarecisidir.) Sizden kim onları (idareci) dost edinirse muhakkak o, onlardandır. Allah zalim toplumlara yol göstermez." (Maide 51) "Sizin dost ve idareciniz, Allah, O’nun Rasülü ve rukü ederek namaz kılıp zekât veren mü’minlerdir." (Maide 55)
  • Özgür Akbaş22.02.2010 14:00:00

    Biz Bolu’lular olarak belediye başkan yardımcısı İhsan Ağcan’ın sergilediği tavrı çoktan hakettik. Kim ne yaparsa sessiz, tepkisiz kaldığımız için bunları yaşıyoruz. Bolu’ da başkan yardımcılığı yapacak adam olmadığı için şehir dışından adam arayan belediye başkanına da zaten aynı karakterde adam lazım olduğu için bu şahıs getirilmiş. Biz sessiz kalmaya devam ettikçe başımıza çorap öremeye devam edilecektir. Antidemokratik tavır içinde olanları şiddetle kınıyorum.
  • Ahmet Kösedağ22.02.2010 14:00:00

    CHP’nin kongresi nedeniyle asılan CHP bayraklarını Sayın Vali?den ve Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğünden izin alındığı halde kaldırtan, belediye başkan yardımcılarından Sayın İhsan Ağcan?ın tutumu tamamen antidemokratik bir eylemdir. Bu işe sebep olan ve tahammülsüzlük gösterenleri kınıyorum. Bu konuyu köşesine taşıyan Sayın imdat ASLAN’a da çok teşekkür ediyorum.
  • TÜRKİYELİ22.02.2010 14:00:00

    DEVREN SATILIKTIR!!! Normal şartlarda konu suç ve suçluyu tespite yönelik te olsa ?DİNLEME? olduğunda sanal kıyamet koparan ulusal basın (SATILMIŞTIR) ımız, günlerdir internet üzerinden yayın yapan bir haber ajansının sayfalarında (http://www.t24.com.tr/) Erzincan?daki soruşturma kapsamında konunun takibi süresince cemaat üyeleri ve devlet bakanları arasındaki telefon görüşmelerinin boy boy dökümleri yayınlanmasına rağmen (ki bu dökümlerden anlaşıldığı üzere görüşmeler tamamen karşılıklı çıkar üzerine yapılan görüşmelerdir, milletin vekilleri oldukları halde millet yararına gram fayda içermemektedir) bihaber davranmayı tercih etmektedir. Ben okuyucu olarak hakkımı ?DEVREN STILIK?A çıkardım. Açık arttırma yok, sabit fiyat, birinci el , sahibinden.
  • Aytekin Demir22.02.2010 14:00:00

    Belediyenin borç batağı içerisindeyken üniversiteyi kazanan öğrencilerimize bilgisayar dağıtmasını doğru bulmuyorum. Belediye olarak öncelikle asli hizmetlerini yerine getirmesi gerekir. İlimize son yağan kardan sonra bir hafta yollarımızın halini gördük. Yollarımız, parklarımız çok bakımsız. Caddelerde park sorunu var. Belediyemiz asli hizmetleri nitelikli bir şekilde sunamazken, tutuyor bizim paralarımızla reklam yapıyor. Bir vatandaş olarak bu durumu kınıyorum.
  • Mustaka Ak22.02.2010 14:00:00

    Tahammülsüzlüklere karşı tahammül sınırı fazlasıyla zorlandığı halde hala tahammül etmeye çalışanlar bir gün bundan vazgeçecek. Asıl açılım o zaman yaşanacak.
  • Suna Suna22.02.2010 14:00:00

    CHP’nin kongresi nedeniyle asılan CHP bayraklarını indirenleri kınıyorum. Bolu halkı artık kendisini rahatsız eden konularda duyarlılığını dile getirmeli. Ey belediye yetkilileri antidemokratik uygulamalardan kaçının. Milletin parası ile çocuklara bilgisayar dağıtacağınıza asli görevlerinizi yerine getirin. Atatürk Parkı, otobüs terminali hala tamamlanmadı. hani şehir içine modern pazar yapacaktınız? Siz bayrak indirmeye devam edin. yakında biz sizleri yerinizden indiririz. Seçime az kaldı...
  • köroğlu hepar22.02.2010 14:00:00

    Dışarıdan atamayla gelen boluyu ve boluluyu bilmeyen, belediye başkan yardımcısı hakkında halk arasında zaten yaptıkları ayyuka çıkmışken şimd,de CHP kongresi öncesi bayrakların indirilmesinde başrolü oynayan işal başkan yardımcısı ihsan efendiyi bir an önce istifa ederek geldiği yere dönmesini bekliyoruz. bolulular böyle çirkin olaylara alet olmamştır. bu bardağı taşıran son damladır.CHP lilere haklı tepkileri nedeniyle destek veriyoruz.bugün onlara olan yarın bizede olabilir.bunların gidişi gidiş değil...
  • Cumhur Özden21.02.2010 14:00:00

    Bakın... Cumhuriyet Başbakanı denmez. Cumhuriyet Bakanı denmez. Cumhuriyet Müsteşarı denmez. Cumhuriyet Büyükelçisi denmez. Cumhuriyet Valisi de denmez. Ama... Cumhuriyet Savcısı denir. Peki niye? Mustafa Kemal de merak etmiş... Ve, ?cumhuriyet savcısı? sıfatının isim babası olan Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’a sormuş aynı soruyu, ?Niye?? İsviçre’de hukuk doktorası yaparken, İzmir’in işgal edilmesi üzerine Kurtuluş Savaşı’na katılmak için yurda dönen ve Ege dağlarında vuruşan... Sonra da Mustafa Kemal’in emriyle hukuk reformunun temellerini atan Profesör Mahmut Esat Bozkurt, şu cevabı vermiş... ?Gün olur, Cumhuriyet’i korumak için başbakandan, bakandan, müsteşardan, büyükelçiden, validen bile hesap sormak gerekebilir... İşte onun için, Cumhuriyet Savcısı’dır!? Cumhuriyet’i savunmak...?İlk işi?dir. İrticayla mücadele etmek için, ekstra plan mlan hazırlanmasına gerek yoktur. Dolayısıyla... Tarikatçıların cirit atması için, irticayla mücadele etmeyi suçmuş gibi gösterenlerin... Haysiyet cellatlarının yargısız infazlarını gülümseyerek seyredenlerin... Hayatını Cumhuriyet’e adamış komutanları ayağına getirirken, teröristin ayağına tıpış tıpış mahkeme götürenlerin... Bu millete verebileceği ?hukuk dersi? yoktur. ’’ Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil’in yazısından alıntıdır.
  • okur yazar21.02.2010 14:00:00

    Belediye Başkanı üniversite öğrencilerine dağıttığı laptopları hangi bilgisayarcıdan kaç paraya almış? Dağıtım yaptığı kişilerin listesini açıklasın. Kendi cebinden öder gibi bol keseden dağıtıyor. Oy kaygısıyla ne dağıtacağını şaşıran AKP hükümetinin belediye başkanı önce belediyecilik yapsın.
  • Tacettin21.02.2010 14:00:00

    YARGITAY Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu son konuşmasında bakın gündeme ilişkin olarak neler söylüyor; ?Siyasi iktidar oldum diye istediğini yapmak istemek demokrasi ile bağdaşmaz. Davul zurnayla yaptıkları açılım, bu iktidarın davul zurna ile gideceğinin göstergesidir. Biz ordusu yenilmiş, işgal edilmiş bir ülkenin çocuklarıyız o halde TSK ülkenin temel taşıdır. Bunu yıkmaya çalışanlara karşı çıkıp Silahlı Kuvvetlere sahip çıkalım. Gücümüz ordadır. Cumhuriyet Savcılığı Cumhuriyet hukukunun sonucudur. Cumhuriyetin savcısı Cumhuriyeti korumakla yükümlüdür. Her zaman söyledim savcılar sizler kimsenin hiçbir iktidarın değil Cumhuriyetin savcılarısınız dedim. HSYK?nın belirtmesine rağmen dosya kaçırmak, görevi kötüye kullanmaktır. Hesabı mutlaka sorulacaktır. Yargı bağımsızlığını yok ederek dikta kurmak isteyenler halkın gücü karşısında mutlaka yenileceklerdir. Çok zaman değil az zaman kaldı. Hukuk devleti olarak diktadan uzaklaşmış, halkın istediği bir siyasi iktidar çok yakındır. Bu iktidar işsizliği, yoksulluğu ve yolsuzluğu ortadan kaldıracak bir iktidar olacaktır.? Sabih Kanadoğlu’na katılıyorum. Türk halkı artık uyandı...
Mesaj yazın !
Sağdaki kodu buraya yazın!  Gerekli

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: